Kasım 17, 2017

Kendi sesini duymayan bir serçe şaşkınlığını paylaşıyorum esir duvarlarda. Zaten güneş güvenmiyor doktora gideceğime. Dalgın işaretlerle de erişemiyorum ölüm servilerine. Ve söylenip duruyorum sabır kapılarını tekmeleyerek.
[Furkan Özdemir]

Bu gece efkâr soluk bir gökyüzü aydınlığında dağılıp gitsin dilburan* şiiriyle birlikte.


Ben o zamanlar bakardım suya
Annem okurdu beni, bilmezdi okuma.
Yeni açılmış kalemler gibi
Bismillah derdim, başlardım güne
Gün dediğin oturmadan gitmezdi.

Alıştırdım diye elimi korkak
Can bu, gelir bana küserdi.
Çıkardım insansız gövdeler arasından
İnerdim gösterişsiz gölgeler arasına
Ah akılsız! Derlerdi.

İçimde ferah bir şey:
Evlat sevgisi gibi.

Yük olmayayım dünyaya diye
Yalnızca adını yazabilen
Biri olmak isterdim.
-İbrahim!..

Çok uzaklardan bakan kim sana
Rengi kaçmış, saklanmış bir bahçeye
Nedir o, susuzluk kadar duru
Gider misin bilmeye..."

Bilmediğim şeyleri ne güzel özlüyorum
İshakkuşu çançiçeği mesela
Söz nedir, dilsiz olana
Çok merak ediyorum.

İbrahim Tenekeci
[Giderken Söylenmiştir sf. 56]

Yorum: Furkan Özdemir
Müzik: Mandalina Bahçesi Film Müziği

You Might Also Like

0 yorum