Nuri Şahin - Özlem Öğretmenin İçinin Elvermediği Kelimeler

Şubat 21, 2017





Özlem Öğretmenin İçinin Elvermediği Kelimeler
Önceleri beni dağlar çağırmaya başladı.
Ters lalelerin ezildiği dağlar.
Hükümsüz kuşların yuva yaptığı ve
Kurşunların dans ettiği dağlar Özlem onlar.
Suretimin kaybolduğu bir iklimde.

Zengin bir iştahla koşuyorum sana.
Bir koşmak ki nice atların helak olduğu.
Bunun delilik olduğunu mu söyledin?
Şeker karıştırılan bardakların
Seni hatırlatmasının delilik olduğunu.

Linç edilmeye hazır bir polistim ben.
Elinde sadece kalbi kalmış bir hırsız,
Vicdanı körelmiş bir savcı,
Ruhunu satmış bir hakim,
Ve adını kaybetmiş bir gardiyan.

Ellerim ve parmaklarım kanla dolmuştu
Bir temmuz gününün öğleninde.
Ellerim yaralar içindeydi.
Ellerim ve parmaklarım dikenli bir gül gibi
Sahibini arıyordu.

Masum bir sincabın kalbiydi kalbim.
Kalbim cansız bir kediydi Özlem
Yaşamayı bir türlü öğrenemeyen.
Kalbim ıssız bir ormandı
Hiçbir baltanın değmediği.

Korkuyorum sevgili öğretmenim
Korkuyorum kanatlarım asla ıslanmayacak diye.
Melekler okşamayacak ruhumu kanatlarıyla
Turuncu bir ateşle yanmayacak sobam 
Ve kuşlar kaldırmayacak bir daha beni sabah namazına.

O hayat dolu gözlüklü bakışların altında
Hiç söylenmemiş sözler yatıyordu.
Sevdiğim, Özlem. Göller nefesini kıskanır.
O yüzden dalgalanır delicesine.
O yüzden küser ve gider her sonbaharda.

Can sıkıntısından değildi bir şehrin caddelerini arşınlamam.
Sabah namazlarını Reşadiye'de kılıp
Evinin yolunu hafızama kazımam.
Yürü Özlem yürü.
Binlerce mültecinin taşlarını eskittiği sokaklara yürü.

Artık bir şeyler söyle yorgun adamın kızı.
Ölülerin yaşadığına dair inancım
Her sabah aynaya baktığımda daha da artıyor.
Harcı değil her insanın ölümü çağırmak şüphesiz
Fakat kıpkırmızı bir ateş sardı her tarafımı.

Oğlaklar can veriyordu her yürüdüğünde.
Bir deri çanta oluyordum çantan omzunla buluşunca.
Bir çift eldiven gibiydim ellerin üşüdüğünde.
Ve fotoğraflar anlamını yitiriyordu
Gözlerin gözlerimin menzile girdiğinde.

Gelmeler hiç bu kadar anlamlı olmadı hayatları boyunca
Bir merdiven başında yahut bir kahve fincanında.
Yalova'dan geçen trenler, 
İzmir'de bitiveren dikenler,
Hiç bu kadar anlamlı olmadılar.

Lambaların hiçbirinden eser yok o Temmuz akşamından beri.
Nedendir bilinmez o kitapların yırtılması
Bu güzel şiirlerin okunmaması.
Sözlerin hep böyle yavaş mıdır Özlem?
Bir ıslahevinin kadrolu öğreticisi gibi.

Umudumuzu kırk kilitli sandıklara gömdük.
Dağların çepeçevrelediği şehirlere sığınıp,
Hatıraları gizleyecek depolar aradık.
Şahin'in kalbi kapkaranlık öğretmenim.
Uçmayı bir daha beceremeyecek.
Gemileri yanacak ve
Bir Temmuz gününün ortasında kalakalacak.

Nuri Şahin. 

Seslendiren: Furkan Özdemir
Müzik: Ayrılık - Selda Bağcan

You Might Also Like

0 yorum